Efe-Fikirlerimiz Üzerindeki Büyük Güç
insanlar olarak çoğu zaman yaşadığımız hayatı ve aldığımız kararları tamamen kendi tercihimizmiş gibi yorumlarız. Ancak Thomas Mann’ın da Büyülü Dağ adlı eserinde belirttiği gibi, “İnsan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda bilinçli ya da bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” Bu söz, insanın sandığı kadar bağımsız bir varlık olmadığını açıkça ortaya koyar. Çünkü insanın fikirleri, hareketleri, yaptıkları ve yapacakları; çevresi, içinde bulunduğu toplum ve yaşadığı dönem tarafından şekillendirilir.
Günümüzde bunun en belirgin örneklerinden biri medyadır. Savunduğumuz fikirler, hayallerimiz ve hatta günlük hayatta kullandığımız kelimeler bile çağımızın etkisini taşır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanların değerleri değişmiş, bu değerlere verilen önem de farklılaşmıştır. Bu durum, her çağda yaşayan insanların düşünce yapısının birbirinden farklı olmasına neden olur. Dolayısıyla bireyin düşünceleri, yalnızca kendisinden değil, yaşadığı çağın koşullarından da beslenir. Aynı etki duygular üzerinde de görülür. Savaş döneminde yaşayan bir bireyin hissettikleriyle, görece refah içinde yaşayan bir bireyin hissettikleri aynı değildir ve olması da beklenemez. Yaşanan toplumsal olaylar, insanın ruh hâli üzerinde derin ve kalıcı izler bırakır. Bu da bireysel duyguların bile toplumsal koşullardan bağımsız olmadığını gösterir.
Günümüzde insanlar birbirlerinden fazlasıyla etkilenmektedir. Çoğu zaman bireyler, çevresindekilerin fikirlerini sorgulamadan benimser. Çünkü insan, toplumun bir ürünüdür; toplumun düşünce yapısı neyse, birey de büyük ölçüde o yönde şekillenir. Medya ve sosyal çevrenin etkisiyle bir düşünce çok kısa sürede yayılabilir ya da aynı hızla tamamen reddedilebilir. Bunun nedenleri arasında toplumdan geri kalma korkusu, etik kaygılar ve çeşitli düşünsel baskılar yer alır. Ancak bunların içinde en dikkat çekeni insanın düşünsel tembelliğidir. Düşünmeye üşenen insan, kendine ait bir fikir üretmek yerine başkalarını taklit etmeyi tercih eder. Kendi düşüncelerini oluşturmak emek gerektirirken, hazır fikirleri benimsemek daha kolaydır. Bu etki bazen olumlu sonuçlar doğurabilirken, çoğu zaman yanlış ve zararlı düşüncelerin yayılmasına da neden olabilir. Sonuç olarak insan, yalnızca kendi hayatını yaşayan bağımsız bir birey değildir. Aynı zamanda çağının, toplumunun ve çevresindeki insanların etkisiyle şekillenen bir varlıktır. Thomas Mann’ın da vurguladığı gibi, bireysel yaşam ile toplumsal yaşam birbirinden ayrı düşünülemez.
Efe Hasan Güven 707
Yorumlar
Yorum Gönder