Meriç-Çağın İzleriyle Şekillenen İnsan
İnsan, çoğu zaman hayatını yalnızca kendi seçimleri ve yaşantıları üzerinden değerlendirdiğini düşünür. Oysa “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...” sözü, bireyin toplumdan ve yaşadığı dönemden bağımsız düşünülemeyeceğini güçlü bir şekilde vurgular. Bu ifade, insanın yalnızca kendisine ait bir varlık olmadığını; düşüncelerinin, davranışlarının ve hatta hayallerinin bile içinde bulunduğu çağın izlerini taşıdığını ortaya koyar.
Her birey, doğduğu andan itibaren belli bir zamanın, kültürün ve toplumsal yapının içine gözlerini açar. Kullandığı dil, benimsediği değerler, doğru ya da yanlış olarak gördüğü kavramlar, büyük ölçüde yaşadığı çağın ürünüdür. İnsan, farkında olmadan çağının sorunlarıyla dertlenir, çağdaşlarının sevinçleriyle mutlu olur. Bu yüzden bireysel hayat, aslında toplumsal hayatın küçük bir yansımasıdır. Kişi kendi yolunu çizerken bile, o yolun sınırlarını zamanın şartları belirler.
Bilinçli olarak bu etkileşimi fark eden insanlar, çağlarının sorumluluğunu daha derinden hisseder. Toplumsal olaylara duyarlılık gösterir, yaşadığı dönemin sorunlarına çözüm üretmeye çalışır. Ancak bilinçsiz olanlar da bu etkiden kaçamaz. Giydiği kıyafetten dinlediği müziğe, kurduğu hayallerden korkularına kadar pek çok unsur, çağdaşlarının hayatlarıyla iç içe geçmiştir. İnsan, bazen başkalarının yaşadıklarını kendi duygularıymış gibi hisseder; acılar ortaklaşır, umutlar çoğalır.
Sonuç olarak bu söz, bireyin yalnızca “ben” diyerek var olamayacağını anlatır. İnsan, hem kendisi hem de yaşadığı çağdır. Kendi hayatını yaşarken, aynı zamanda toplumunun aynası olur. Bu gerçeği kavramak, bireye daha bilinçli, daha sorumlu ve daha anlamlı bir yaşam sürme imkânı sunar. Çünkü insan, çağından kopuk değil; onunla birlikte var olan bir bütündür.
Meriç Baran Kaya 1094
Yorumlar
Yorum Gönder