Kayıtlar

Aralık, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nur-Tarihte Tekerrür

  Bence bu sözün demek istediği iki şey var;  İlki, insanın asla kendisi olamadığıdır. Her insanoğlu bir şeylere özenir. Kimisi daha zengin olmak ister, kimisi sarışın olmak ister, kimisi ''o'' olmak ister. Yani kişinin kendisi olmasına bu özenti duygusu engelleyebilir. Dünyaya iz bırakan insanlara bakınca onların farklı yani kendisi olduğunu, kendi imajını yarattığını görüyoruz. Bu da onların bu dünyadan göçseler de bir yerlerde yaşamasını sağlıyor.    İkincisi, tarihin tekerrür etmesi olabilir. Aslında çoğu kişi bu hayatta yaşadıkları olayların sadece onlara özel olduğunu ya da onların sahip oldukları şeylerin sadece onlarda olduklarını düşünürler. Fakat bu atladıkları bir şey var. Şuana kadar dünyada milyarlarca insanın yaşamış olduğu ve bu insanların %1'ini bile hayatı boyunca gezseler bile tanıyamayacak olmaları. Bunu deme sebebim hayatlarında bu kadar insan tanımamalarına rağmen dünyanın onların etrafında döndüğünü düşünmüş olmaları, bir şeylerin onlara öz...

Birsu-Kendi Hayatımızı Mı Yaşıyoruz?

  İnsan kendisini çoğu zaman tek başına karar veren, hayatını yalnızca kendi isteklerine göre yaşayan bir biri olarak görür. Ancak Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında dile getirdiği bu düşünce, insanın aslında yaşadığı çağdan ve çevresinden kopamayacağını gösterir. Çünkü insan, farkında olsa da olmasa da, içinde bulunduğu dönemin etkilerini hayatına taşır.Bir insanın düşünceleri, yaşadığı zamanın koşullarına göre şekillenir. Örneğin geçmişte yaşayan bir insan ile günümüzde yaşayan bir insanın hayata bakışı aynı değildir. Teknoloji, eğitim, toplumsal olaylar ve ortak yaşanan deneyimler bireyin düşünce yapısını etkiler. Bu nedenle insanın yaşadıkları sadece kişisel değildir; çağının izlerini de taşır.Felsefe açısından insan, toplum içinde var olan bir canlıdır. İnsan tek başına düşünse bile kullandığı kavramlar, değer yargıları ve bakış açısı toplumdan gelir. Bu durum, bireyin tamamen bağımsız olmadığını, fakat aynı zamanda yaşadığı dönemi sorgulayabilen bir varlık olduğunu gösterir....

Kaan-Herkes Gibi

 Burada bizden bahsedilen şey şudur: bir insan yaşadığı döneme yaptığı katkıyı diğer insanlar, diğer insanlardan yapılan katkıdan da herkes faydalanır. Bu katkılardan ortaya çıkan şeyi herkes amacına uygun bir şekilde kullanır ve hayatı kolaylaşır. Kişi yaşadığı çağın niteliklerine ayak uydurarak herkes gibi yaşar. Herkes gibi yaşamaktan kastım şudur ki, insanlar diğer insanların fikirlerinin toplamından oluşan şeyi kullanır ve herkesin yaşadığı gibi yaşar. Örneğin; Thomas Edison’un ampulü icat etmesi insanların hayatını kolaylaştırmış ve her yerde kullanılmıştır. Thomas Edison’un icadını tüm insanlar kullanmıştır ve kullandığı için de herkes aynı yaşamı sürdürmüş gibidir. KAAN YALÇINGEDİZ-1024

Ilgın- Sayfa Aralarındaki Görünmeyen İzler

 İnsan hayatı hakkında kararlar alırken, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yaşadığı dönemden, bulunduğu çevresinden, bireyin ait olduğu ailesinden hatta vatandaşı olduğu ülkeden bile düşündüğünden fazla etkilenir. Aynı zamanda çağdaşlarıyla birlikte yaşar ve onlardan etkilenir. Başkalarının düşünceleri ve hayat tarzlarını baz alarak kişiliğini hayatının her döneminde şekillendirir. Böylece insanın kişisel hayat diye adlandırdığı kavram toplumsal bir boyut kazanır.  Bu andan itibaren insan sadece kendi hayatını değil, özendiği, örnek aldığı, idol olarak gördüğü insanların da hayatlarından bir parça taşımaya başlar kendi yaşamında. Artık yaşadığı hayat sadece kendisinin değildir. Giydiği kıyafetler kendi seçimi değildir. Yaptığı makyaj, herkesin satın aldığı yeni bir ürün tamamen kendi kararı değildir. Bir seçim yaparken ister sosyal medya yüzünden olsun ister bulunduğu koşullar yüzünden olsun, insan düşündüğü kadar özgür değildir.   Toparlamak gerekirse insan, sadec...

Şira-Değişen ve gelişen yeni çağ-Teknoloji ve kültür ilişkisi

 İnsan, yalnızca kendi hayatını yaşayan bağımsız bir birey değildir; aynı zamanda yaşadığı çağın düşüncelerini, alışkanlıklarını ve değerlerini de farkında olarak ya da olmayarak içinde taşır. Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında ifade ettiği gibi birey, kendi kişisel yaşamının yanında çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar. Çünkü insan, toplumdan ve zamandan tamamen kopuk bir varlık olamaz. İçinde bulunduğu kültür, teknoloji ve çevre onun düşünce biçimini şekillendirir.  Çağ değiştikçe insanın yaşam tarzı, değerleri ve gelenekleri de değişir. Binlerce yıl boyunca süregelmiş gelenekler bile zamanın ruhuna ayak uydurmak zorunda kalır. Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte bu değişim daha görünür ve daha hızlı hâle gelmiştir. Artık farklı kültürler ve düşünceler çok kısa sürede hayatımıza girebilmekte, bu da bireyin dünyaya bakışını etkilemektedir. İnsan istese de istemese de hayatın doğal akışı düşüncelerini, davranışlarını ve alışkanlıklarını dönüştürür. ...

Esuhan-Aynı Çağın Evlatları

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." cümlesinin bize verdiği mesaj aslında insanın bilinçsiz bir şekilde de olsa yaşamında, kararlarında tamamen özgür olmadığı ve diğer insanların iradelerinin insanı etkilediğidir. Bu cümleyi şöyle açabiliriz.   İnsan, bir nehrin içindeki su damlası olursa damlanın yapısı, şekli kendine özgüdür bu kesin olarak kabul görecek bir tespittir ancak önemli bir husus vardır ki damlanın yönünü, hızını, sıcaklığını ve berraklığını içinde aktığı nehir belirler. Kişisel hayatımız dediğimiz şey, akıntı içinde şekillenen bir damladır sadece.   Cümlenin en derin çıkarımı, bu etkinin çoğunlukla istek ve bilinç dışı oluşudur. Bizler, çağımızın ideolojilerini, korkularını, estetik zevklerini ve ahlaki ikilemlerini, soluduğumuz hava gibi fark etmeden içimize çekeriz. Bir 19. yüzyıl insanının melankolisi ile 21. yüzyıl ...

Alpgiray-Bulunan Toplum ve Çağ İnsanı Etkiler mi?

 İnsan isteyerek veya istemeyerek de olsa bir toplumun parçası ise o toplumun ve bulunduğu zamanın etkisinde olur, hayatı onlarla şekillenir. Çünkü sistem böyledir, hayatımızı şekillendirir. Bunu edebiyatta da görüyoruz tarih boyu: şiirler, hikayeler, romanlar… Hepsi bulundukları çağın ve toplumun etkisinde kalınarak yazılan eserlerdir. Bu yüzden Thomas Mann’ ın “Büyülü Dağ” romanında geçen insanın yalnız olmayıp kendi çağının ve toplumunun hayatlarını yaşadığını söylemesine katılıyorum. Ancak bu cümleyi aşırı olmaması şartıyla sayıyorum. Çünkü, bazı insanlar vardır ki topluma ayak uyduramayan ve zamanının ya çok ilerisinde ya da çok gerisinde kalmış olabiliyorlar ve bir şekilde hayatlarını devam ettirebiliyorlar. Onlar bu istisnanın dışındalar o yüzden. Onun dışında Thomas Mann doğru söylemiş diyebilirim. Alpgiray ATICI 89

Eslem-Toplum ve Birey

 İnsan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda bilinçli veya bilinçsiz olarak kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar. Thomas Mann’ın bu sözü günümüzü o kadar iyi anlatıyor ki  insan, yalnız ve çevresinin etkisinden uzak bir hayat yaşayamaz. İnsan, birey olarak kendi kararlarını alır, kendi hayatını yaşar; ama bunları yaşarken içinde yaşadığı toplumdan, çevresindeki insanlardan az ya da çok etkilenir. Her ne kadar herkes kendi hayatını yaşadığını söylese de içinde bulunduğumuz toplumun düşünce yapısı, değer yargıları, sorunları ve korkuları farkında olmadan bizi etkiler. Bu etki bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz olabilir. Toplumun birey üzerindeki etkisini anlamak için günümüzde sosyal medyaya bakabiliriz. Sosyal medyada yaşanan herhangi bir akım, kısa bir süre içerisinde herkesi etkisi altına alabiliyor. Buradan da görüyoruz ki insan, içinde bulunduğu toplumdan kendini izole edemez. Eslem Özdemir 1392

Umut-Etki

 Bu cümle bana insanın sadece kendisi için yaşayan bir varlık olmadığını anlatıyor. İnsan, birey olarak kendi hayatını yaşadığını zannetse de aslında yaşadığı çağdan ve çevresindeki insanlardan etkilenir. İçinde bulunduğumuz çağ , insanın düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirir. Bu etki bazen bilinçli olur, bazen de farkında olmadan gerçekleşir. Ve bence bu cümle, insanın toplumdan bağımsız olamayacağını vurguluyor. Örneğin bir öğrenci olarak benim hayallerim, korkularım ve hedeflerim bile yaşadığım döneme göre şekilleniyor. Sosyal medya, sınav sistemi, ekonomik durum ve çevremdeki insanların beklentileri benim hayatımı doğrudan etkiliyor. Yani ben sadece kendi hayatımı yaşamıyorum, aynı zamanda çağımın bana sunduğu şartlar içinde bir hayat yaşıyorum. Sonuç olarak bu cümle insanın hem bireysel hem de toplumsal bir varlık olduğunu anlatıyor. İnsan kendi kararlarını verse bile, o kararların arkasında yaşadığı çağın izleri mutlaka bulunur. Umut Abdullah Ulutaş 671

Azra- Bireyin Ardındaki Çağın İzi

 Büyülü dağ  romanında geçen bu lafa oldukça katılıyorum. Her ne kadar bir birey olsak da kendi düşüncelerimiz fikirlerimiz olsa da ister istemez yaşadığımız dönemden çağdan ve çevremizden etkileniyoruz. Hatta çevremizdeki insanların benzeri bile olduğumuzu söyleyebiliriz. İnsanlar bunu bir deyimle bile somutlaştırmış üzüm, üzüme baka baka kararır diyerek çevremizdeki insanların bizi nasıl etkilediğine değinilmiş aslında. psikolojik yönden bakacak olursak insan gördüğünü alışık olduğunu seçme eğilimdedir yani doğduğumuz günden beri nasıl bir çağdaysak ya dönemdeysek buna göre seçimler yapmaktayız. Ancak bunu bilinçli bir şekilde yaptığımızı söyleyemem bu bence daha çok bilinçaltına biz belli edilmeden işlenen bir durum çünkü çoğu insan bu düzenin farkında bile değildir. Ancak çok düşünen, okuyan insanlar bu durumun farkına varabilir. Yani olayı toparlamak gerekirse her insan ya farkında olarak ya da olmayarak yaşadığın çağın düşüncelerini, korkularını, umutlarını ve çatışmalar...

Elifnur-Etkilerimiz

 İnsan, yaşantısının içinde birçok hayata da şahit olur. Bu bizim kontrol edebildiğimiz bir şey değildir. İstesek de istemesek de başkalarının hayatında önemli veya önemsiz bir rolümüz vardır. Bazen arkadaşına söylediğin bir söz onun bütün gün modunu yüksek tutmasına yardımcı olur. Bazense bilinçsizce yapılan bir davranış başkalarının aklına kazınıp orda derin boşluklar bırakabilir. Aynı zamanda çağın getirdiği araçlar da bu etkileşimde büyük bir yere sahip. Özellikle sosyal medyada kendimizin olmayan birçok hayata şahit oluyoruz. Bu hayatlar bizim yaşam tarzımızı da etkiliyor. Mesela sosyal medya yüzünden oluşan güzellik algısı var. Bu şuan çoğu insanın içine kapanmasına sebep olan ve onları hayattan soğutan bir algı. Fakat bu sadece sosyal medyayla sınırlı değil. İçinde bulunduğumuz bütün ortamlarda insanlarla etkileşim halindeyiz. Onlarla iletişim kurmak zorundayız. Okuldayken veya dışardayken aynı ortamda olduğumuz insanlar bile bizim ruh halimizi değiştirebilir. Mesela sevdiği...

Hatice-Ortak Melodinin Parçaları

 İnsan yalnızca kendi için yaşamaz, yaşayamaz. İnsan bulunduğu çağdan bağımsız yaşayamaz. İnsan kendini dünyadan ne kadar soyutlarsa soyutlasın bulunduğu çağdan illaki yararlanır. İnsan sadece kendi dünyasında yaşayarak hayatına devam edemez.  Bir insanın yaptığı davranışlar birçok kişiyi etkiler. Bulunduğu yer, konuştuğu kelimeler, duyduğu sözler ve daha birçok davranış diğer insanları etkiler. Kelebek etkisi bu olaya güzel bir örnektir.  Kişi isteyerek ya da istemeden bulunduğu çağa ayak uydurur. Bulunduğu çağdaki insanlar gibi davranır. Günümüzde birçok kişinin aynı sorunları yaşaması, ya da benzer olaylara benzer tepkiler vermesi bunu kanıtlar.  Herkes kendi hayatını yaşamak istese de, aslında hepimiz bir müzik grubunun parçasıyız. Birimiz olamazsa melodi bozulur. Hatice Kübra Aydın 402

Nazlı- Çağ’ın Katkısı

 Bence bizler, çoğu zaman hayatımızı yalnızca kendi seçimlerimiz ve deneyimlerimizce belirlediğimizi, sadece kendi benliğimizde yaşadığımızı düşünüyoruz. Aslında haksız değiliz ama büyük oranda eksiğiz. Bahsi geçen  “çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar” sözünde, hem hayatlarımızda çağın özelliklerinden hem de çağdaşlarımızın hayatından etkilendiğimiz apaçık şekilde belirtilmiş.   Ne ben ne de sizler hayata boş olarak atılmıyoruz. Hepimiz doğduğumuz andan itibaren bir kültürün içine doğar, ailemizce hatta belki de toplumca  kabul görülen değerlerle büyür, onların doğruları ve yanlışlarıyla şekilleniriz. Bugün kullandığımız kelimelerden tutun hayalini kurduğumuz pek çok şey bizlerin yaşadığı çağın izlerini taşır.   Konuya sizlere örnek vererek devam etmek isterim. En temel ve en yaygın olan örneklerden biri hızla gelişmekte olan te...

Nehir-Ortak Akış

 "Doğduğumuz andan itibaren bir düzene dâhil oluruz ve bunu ilk başta kavrayamayız. Bu düzen insanların hayatını kolaylaştırmak için kurulmuştur; fakat bazen fark edilmesi zor olan tersliklere yol açar. Her insan kendine bir yol çizer, illaki bir yerde bu yollar birbirleriyle kesişir ama hiçbir zaman çakışmaz. Yani şundan bahsediyorum: Kimsenin hayatı birebir aynı değildir ama hepimiz aynı düzenin içinde yaşamaktayız. Bu düzende veya işleyişte farklı bir yola sapmak kolay değildir. Bize öğretileni yaparız; örneğin kime oy vereceğimiz, nasıl giyineceğimiz, nasıl yazmamız gerektiği... Bunlar tabii ki basit örnekler. Ama ülkelerin yönetim şekillerine baktığımızda hepsinin neredeyse aynı olduğunu görebiliyoruz. İşte bunu biz seçmiyoruz. Bunlar çağımızın ve önceki insanların kurduğu düzenin bir parçası; bu işleyişi değiştirmek ise oldukça zaman isteyen bir iş. Dünyada meydana gelen evrensel olayların çoğunu biz seçmiyoruz ama bunlar hayatın bir parçası olduğu için, bilinçli veya bilinç...

Sude-İnsan Sadece Kendi Hayatını mı Yaşar?

 Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında geçen “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar” cümlesi bana göre insanın aslında hiçbir zaman tamamen yalnız olmadığını anlatıyor. İnsan kendi kararlarını verdiğini düşünse bile, yaşadığı dönemin şartlarından etkilenir. İçinde bulunduğumuz çağ; teknoloji, sosyal medya, savaşlar, ekonomik durumlar bulunduğumuz siyasi parti  ve insanların düşünce yapıları bizi ister istemez şekillendirir. Mesela bugün yaşayan bir gençle yüz yıl önce yaşayan bir gencin hayalleri, korkuları ve beklentileri aynı değildir eski çağdaki bir genç yemek bulmayı beklerken bizim şu an yeni telefon istememiz vs örnek verilebilir. Bu da gösteriyor ki insan sadece kendi hayatını değil, yaşadığı çağın hayatını da yaşar. Ayrıca çevremizdeki insanların yaşadıkları da bizi etkiler. Arkadaşlarımızın mutluluğu, üzüntüsü, toplumda yaşanan olaylar bazen farkın...

Bahar- Ben Sandığın Kadar Ben Değilim

 İnsan “ben kendi hayatımı yaşıyorum” diye dolaşıyor ama bu biraz kendini kandırmak. Çünkü kimse boşlukta yaşamıyor. Doğduğun an zaten bir çağın içine düşüyorsun. Konuştuğun kelimeler senin icadın değil, düşündüğün çoğu fikir de öyle. Sana öğretilmiş, sana bulaşmış.  Mesela sen bir şeye üzülüyorsun; bu üzüntü sadece senin başına gelenle ilgili değil. Zamanın ruhu var. Herkes kaygılıysa sen de biraz kaygılısın. Herkes hızlıysa sen de koşturuyorsun. İstersen isteme, çağının temposu senin nabzını belirliyor.  Bilinçli kısmı şu: İnsan bazen farkında olarak çağını yaşar. “Bu dönemdeyim, böyle olması normal” der. Bilinçsiz kısmı daha tehlikeli. Çünkü çoğu zaman başkalarının korkularını kendi korkun sanırsın, başkalarının hayallerini kendi hayalin zannedersin. Trend olan şeyleri istemediğini düşünürsün ama yine de istersin. Komik ama gerçek.  O yüzden insan sadece kendi hayatının başrolü değil, aynı zamanda figüranıdır da. Başkalarının hayatına çarpar, onlardan iz taşır, on...

Yağız- Geçmiş Ve Gelecek Esintileri

 Bu cümlesinde  Thomas Mann ,insanın hayatını şekillendiren şeyin sadece kendi bireysel yaptığı şeyler veya deneyimler olmadığı ,yaşadığı toplumun da insan üzerinde etkileri olduğunu söylemekte. Geniş kavramda baktığımız zaman hayatımızın aslında bize geçmiş nesillerden miras kalan esintileri olduğuna da görmekteyiz bunun en basit örnekleri tarihi yapılar. Kimi yapılar şu anda müze kimi yapılar okul kimi yapılar ev geçmişte belki farklı bir amaç doğrultusunda yapılsa da günümüze kadar gelmiş ve etkilerini, izlerini hala sürdürmektedirler. İnsan aslında bir şeyleri kendisi için yaptığı kadar ilerisi içinde yapar. Farkında olsa da olmasa da geleceğe dokunuşu her zaman için olur. Günümüzde de geçmişten kalan esintiler olduğu gibi bizlerde geleceği ufak da olsa şekillendiren bireyler olacağız. Yağız Varol 1381

Asrın-Zamanın Sessizce Şekillendirdiği İnsan

 İnsan kendini sık sık yalnızca kendi yaşamını süren, kararlarını kendi başına veren bağımsız bir birey sanır. Günlük telaş içinde başına gelenleri “yalnızca bana özel bir hikâye” diye yorumlar. Oysa kişi, içinde bulunduğu çağdan ayrı durmaz; çoğu kez bunu fark etmeden o çağın hamurunu içine çeker. Doğduğu yıl, büyüdüğü ortam, tanık olduğu olaylar onun dünyayı görme tarzını sessizce biçimlendirir. İnsan, zamanın izlerini farkında olmadan taşır. Bir savaşın gölgesi cephedeki askerin ruhuna işlerken evde bekleyenin ruhuna da bağ olur. Ekonomik kriz rakamlarla sınırlı kalmaz - eksilen ekmek, ertelenen hayaller, gelecek korkusu aracılığıyla kendini gösterir. Teknolojik yenilikler yaşamı kolaylaştırırken aynı anda yalnızlık da yaratabilir - toplumsal baskılar kişinin kendini anlatma biçimini, hatta kendini tanıma yolunu değiştirebilir. İnsan bütün bunların tam ortasında yaşar, ancak bunların kendini ne denli derinden etkilediğini çoğu kez geriye dönüp baktığında fark eder. Asrın Belet 1...

Ali Baran-Bilge Ve Çağ

 “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...”  Thomas Mann’ın bu sözü, insanın yalnızca kendi hayatını değil, aynı zamanda yaşadığı dönemin ruhunu da taşıdığını anlatır. Birey, kararlarını verirken çağının düşüncelerinden ve çevresindeki insanların etkilerinden ister istemez etkilenir.  Bugün teknoloji, eğitim sistemi ve sosyal medya bile günlük yaşamımızı şekillendiriyor. Bir öğrenci olarak benim rutinim, sınav kaygısı ve dijital dünyadaki bilgi akışıyla belirleniyor. Bu etkiler bazen farkında olmadan düşüncelerimizi ve hayallerimizi yönlendiriyor. Örneğin, bir haber ya da toplumsal olay doğrudan beni ilgilendirmese bile ruh halimi değiştirebiliyor.  İnsan, çağının aynasıdır. Hem onu yansıtır hem de ondan etkilenir. Bu durum bireyin özgünlüğünü yok etmez; aksine onu daha derin hale getirir. Kendi hayatımı yaşarken aslında çağımın umutlarını ve sor...

Kayra-İnsan: Çağının Sessiz Aynısı

 İnsan kendi hayatını yaşarken bunu tamamen bireysel bir şekilde sürdürmez; yaşadığı toplumun etkileri, bireyin kişisel yaşamını kaçınılmaz olarak şekillendirir. Birey, günlük hayatında aldığı kararları, kurduğu ilişkileri ve hayata bakış açısını oluştururken içinde bulunduğu toplumsal yapıdan bağımsız hareket edemez. Aynı zamanda insan, yaşadığı dönemin koşullarından da etkilenir; çünkü her çağın kendine özgü düşünce biçimleri, sorunları ve değerleri vardır. Ancak birey çoğu zaman bu etkilerin farkında olmaz ve kendi düşüncelerinin yalnızca kendisine ait olduğunu zanneder. Örneğin savaş, teknoloji, kültür, gelenekler ya da toplumsal baskılar bireyin hayatına doğrudan ya da dolaylı biçimde yansır. Savaş dönemlerinde insanların korkuları, umutları ve hayata bakışları değişirken; teknolojinin geliştiği çağlarda iletişim biçimleri, alışkanlıklar ve ilişkiler farklılaşır. Kültür ve gelenekler bireyin nasıl düşünmesi, nasıl davranması gerektiğine dair sınırlar çizerken, toplumsal baskıl...

Tuğra-Doğuştan Mahkumiyet

 Her insan farklı bir çağda dünyaya gelir. Bunu seçme gibi bir şansımız da yok açıkçası. Her insanlık döneminin de kendine göre farklı yönleri ve özellikleri bulunur. Örnek vermek gerekirse; günümüzde teknoloji çağını yaşamaktayız. Bundan 20 yıl öncesinde şu anda kullanmakta olduğumuz teknolojilerden neredeyse hiçbiri yoktu. Bundan yaklaşık 100 yıl öncesi günümüzle yakından uzaktan benzer bile değildi. Her geçen gün daha da gelişiyoruz ve bu durdurulamaz büyüme insanların yaşamlarını da büyük ölçüde etkilemekte.   Her birey kendi öz iradesine ve yaşamına sahiptir. Kişisel olarak herkes yaşamını, çocukluk döneminden sonra yönetmeye başlar ve kendi yolunu çizer. Fakat bu çizilen yola ne kadar kendimiz karar verdiğimizi düşünsek de içinde yaşamaya mahkum olduğumuz çağdan kurtulamayız. Bir örnekle bunu açıklayalım. Bundan tam 111 yıl önce 1. Dünya Savaşı’nda savaşan bir askeri ve günümüzden herhangi bir genci baz alalım. Sizce o asker, savaşta kan dökmeyi kendi iradesiyle mi ...

Su-İnsan ve İnsanın toplumdaki yeri

 İnsan, birey olarak yalnızca kendi kişisel hayatını yaşadığını düşünür. Ama gerçekte insan, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yaşadığı çağın ve çevresindeki insanların hayatlarından, onların yaptığı davranis ve ortaya sunduğu karakter özelliklerinden de etkilenir.Düşüncelerimiz, davranışlarımız ve hayata bakışımız ve yaşadığımız duygular içinde bulunduğumuz dönemin izlerini taşır. İnsan sadece etkilenen değil, aynı zamanda çevresini etkileyen bir varlıktır.Tıpkı etkilendiğimiz çevremiz ve insanlar gibi. Toplum içinde yapılan her davranış başkalarına da yansır. Bu nedenle bireyin hayatı, yalnızca kendisiyle sınırlı değildir. Sonuç olarak insan, kendi hayatını yaşarken aynı zamanda çağının da hayatlarını, durumlarini ve olaylarını aynı anda yaşar. Bu durum, insanın toplumla bir bütün olduğunu ve toplumsuz bi insanın hiç olduğunu bize göstermektedir. Su Karakoyunlar 1365

Eda-Bir Hayattan Fazlası

 İnsan çoğunlukla hayatını yalnızca kendi seçim ve kararlarıyla şekillendirdiğini düşünür. Fakat Thomas Mann’ın cümlesindeki gibi insan yalnızca kendi hayatının ve hikayesinin kahramanı değil çevresindeki bireylerin hatta içinde bulunduğu toplumunda hayatını taşır. Mesela bir insanın kişiliğinin oluşmasında veya günlük olarak modunun değişmesinde farklı bireylerin etkisi vardır. Ve aynı şekilde birey, çevresindeki insanların düşüncelerine, hayatlarına etki etmediğini düşünse de aslında büyük bir oranda etki eder. Kendi hayatını yaşarken başkalarının da hayatına dokunduğunun farkında olan birey yaptıklarının veya eylemlerinin sonuçlarını daha da derin düşünmek zorunda kalır. Bu durum da insanın yalnızca kendisini düşünen, bencil bir varlık olmasını engeller. Sonuç olarak insanlar ne tamamen bağımsız ne de tamamen birilerine bağlıdır. Birey hem kendi hayatını yaşarken hem de çağının hayatlarını da yaşar. Eda Özödemiş 1553

Beril- Yaşama döngüsü

 İnsanlar herhangi bir konudan söz ederken kendilerinden birey olarak bahsederler. Hayatlarında bireysellik önemli bir yere sahiptir fakat hayatlarının ne kadar “bağımsız ve kendine özgü”olduğu tartışılır. kasıtlı veya kasıtsız olarak çevresinde dönen olaylar, hayatında yer alan insanlar, önemli dönüm noktaları o bireyin hayatının büyük bir parçasıdır ve ister istemez onun hayatını şekillendirir. İnsanın etrafında gelişen şeyler hayata anlam katar. Kişi kendisi karar verdiğini düşünür ama bilmez ki bu kararı verirken yalnız değildir. Ayrıca yaşadığı dönemin içinde olduğu kadar dönem de kişinin içindedir. Bir insanı dünyadan habersiz bırakırsanız o  insan körleşir. Çünkü insan hayatını tek başına yaşamaz. Başkalarının yaşadığı şeylerden örnek alır ya da ders çıkarır ama yine de etkilenir. Böylece kendi hayatı aslında o kadar da başkalarından farklı değildir. Beril Ulutatış 605

Sümeyye-İnsanın Toplumsal Yazgısı

 Thomas Mann’ın Büyülü Dağ adlı romanında  yer alan bu cümle, bir insanın yaşamının sadece kendi hayatı üzerinden değerlendirilemeyeceğini söyler. Bir birey olarak insan ne kadar bağımsız gibi gözükse de insan ve toplum iç içedir. İster istemez insan bu durumun etkisi altında kalır. Örneğin sosyolojide insanın kişiliğinin, içinde bulunduğu toplum tarafından şekillendiği kabul görür. Yaşanılan dönemin koşul ve şartları, eğitim sistemi, kültürel değerleri ve daha birçok durum insanın davranışlarını etkiler. Bu etkiler bazen çok büyük bir şekilde fark edilir. Örneğin, telefonun icadının günlük yaşantımıza etkisi. Bu nedenle insan sadece kendi istediği hayatı yaşamakla kalmaz, toplumdan ve özellikle yaşadığı dönemden de etkilenir. Bu sözde insanın yalnız yaşamadığı vurgulanır. Aynı dönemde yaşayan insanların benzer problemleri aynı anda yaşadığı gözlemlenebilir. Sonuç olarak bu sözde insanın her ne kadar bireysel bir varlık olsa da toplumsal bir varlık olduğu belirtilir. Sadiye Sü...

Beren-Çağın İnsan Üzerindeki Etkisi

 "Çünkü insan birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Bu söz bize insanın hayatının sadece kişisel seçimlerden olmadığını anlatır.  Her birey doğduğu dönemin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi koşullarından etkilenir. Yani yaşadığımız çağ düşüncelerimizi, hayallerimizi hatta aldığımız kararları bile şekillendirir. Örneğin; Savaş ya da salgın döneminde yaşayan bir insanın hayatı, bu koşullar nedeniyle zorunlu olarak şekillenir. Ya da baskıcı bir dönemde yaşayan insanlar düşüncelerini açıkça ifade etmekten çekinirler. Bu da onların görüşlerini ve kişiliklerini sınırlar. Bu yüzden insan kendi hayatını yaşarken aynı zamanda çağının izlerini de taşır. Hayatımız ne kadar bireysel gibi gözükse de yaşadığımız dönemin hayatımızda önemli bir etkisi vardır. Beren Yavuz 551

Meriç-Çağın İzleriyle Şekillenen İnsan

  İnsan, çoğu zaman hayatını yalnızca kendi seçimleri ve yaşantıları üzerinden değerlendirdiğini düşünür. Oysa “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...” sözü, bireyin toplumdan ve yaşadığı dönemden bağımsız düşünülemeyeceğini güçlü bir şekilde vurgular. Bu ifade, insanın yalnızca kendisine ait bir varlık olmadığını; düşüncelerinin, davranışlarının ve hatta hayallerinin bile içinde bulunduğu çağın izlerini taşıdığını ortaya koyar. Her birey, doğduğu andan itibaren belli bir zamanın, kültürün ve toplumsal yapının içine gözlerini açar. Kullandığı dil, benimsediği değerler, doğru ya da yanlış olarak gördüğü kavramlar, büyük ölçüde yaşadığı çağın ürünüdür. İnsan, farkında olmadan çağının sorunlarıyla dertlenir, çağdaşlarının sevinçleriyle mutlu olur. Bu yüzden bireysel hayat, aslında toplumsal hayatın küçük bir yansımasıdır. Kişi kendi yolunu çizerken bile, o yolun...

Arda-Birey ve Çağ Arasındaki Görünmez Bağ

Birey ve Çağ Arasındaki Görünmez Bağ Thomas Mann’ın Büyülü Dağ adlı eserinde geçen bu söz, insanın toplumdan ve yaşadığı çağdan bağımsız olmadığını anlatır. İnsan yalnızca kendi bireysel hayatını yaşamaz; farkında olarak ya da olmayarak yaşadığı dönemin düşüncelerini, sorunlarını ve değerlerini de taşır. Bir bireyin düşünce yapısı, ahlak anlayışı ve hayata bakışı içinde bulunduğu toplumdan etkilenir. Örneğin günümüzde yaşayan bir insanın teknolojiye, iletişime ve özgürlüğe bakışı, önceki çağlarda yaşayan insanlardan farklıdır. Bu da çağın birey üzerindeki etkisini gösterir. Ancak insan tamamen pasif değildir. Yaşadığı çağdan etkilenirken aynı zamanda onu sorgulayabilir ve değiştirebilir. Felsefe de bireyin bu sorgulamayı yapmasını sağlar. Sonuç olarak bu söz, insanın hem bireysel hem de toplumsal bir varlık olduğunu vurgular. İnsan kendini anlamak istiyorsa, yaşadığı çağı da anlamak zorundadır. Arda Yünel 189

Defne-Yansıma

  İnsan çoğu zaman hayatını sadece kendi yaşadıkları üzerinden değerlendirir. Aldığı kararların, yaşadığı duyguların ve karşılaştığı olayların yalnızca kendisine ait olduğunu düşünür. Ancak Thomas Mann’ın Büyülü Dağ adlı eserinde geçen bu cümle, insanın yalnızca kendi kişisel hayatını yaşamadığını; aynı zamanda içinde bulunduğu çağın ve çevresindeki insanların hayatlarından da etkilendiğini gösterir. Birey, farkında olarak ya da olmayarak, yaşadığı dönemin düşüncelerini, sorunlarını ve değerlerini kendi hayatına taşır. Bu nedenle insanın yaşamı, yalnızca bireysel bir yolculuk değil, aynı zamanda çağının bir yansımasıdır. Kişi ne kadar çağına karşıt yaşamak istese de bu onu farklı bir yaşam yanı sıra zorluk ve toplumun dışında ister istemez bırakır. Çünkü toplum bireylerden oluşur ve bireyler çağın yansımasıdır. Siz o çağdan geri kalırsanız topluma uyum sağlayamamanın yanı da toplumda size uyum sağlayamaz. Yani yaşadığımız hayat sadece bizim kararlarımız değil bizim kararlarımızı et...

1. DÖNEM 1. PERFORMANSLAR